Adana Demirspor Sportif Direktörü Samet Aybaba, dünyada futbol ekonomisinin çok önemli bir yere geldiğini söyledi. Artık milyar dolarların konuşulmaya başladığını belirten tecrübeli hoca, “Futbola ne faydası oldu diye düşünürsek, geldiğimizi yeri görüyorsunuz. Futbol ekonomisinin büyümesi futbola hiçbir artı katkı sağlamadı. Sadece büyük statlar, arenalar yapıyoruz, isimlerini değiştiriyoruz. İçine koyabileceğimiz tip karakterli oyuncuları, takımdaşlık sevgisini, forma aşkını bir türlü koyamıyoruz. Futbolumuz gitikçe geriye gidiyor.” dedi.
Çukurova Üniversitesi Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen 'Futbolumuzu Konuşuyoruz' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Samet Aybaba, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Osmaniye doğumlu Aybaba, toprak sahalarda top bulamadıkları dönemde turunçlarla oynayarak başladıkları ve Beşiktaş’a kadar uzanan futbolculuk ve teknik direktörlük hayatından kesitler sundu. Çok kısıtlı ekonomik koşullarda futbol oynadıkları sıralarda “Takımdaşlık, kardeşlik ve forma aşkı” gibi değerlerin öne çıktığına dikkat çeken Aybaba, zaman içinde futbolun her anlamda değişmeye ve gelişmeye başlayarak, ortaya büyük bir pastanın çıktığını kaydetti. Futbolda miladın 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile başladığını dile getiren tecrübeli futbol adamı, özerkleşen sektörde antrenör, hakem, medya, kulüp çalışanları gibi bütün unsurların bir araya gelerek ekip oluşturduklarını anlattı. Sonrasında bunun futbolu yönetme sevdası ile yavaş yavaş ortadan kalktığını hatırlatan Aybaba, “Şimdi futbolu Kulüplerbirliği yönetiyor. Kulüplerbirliği denildiğinde aklımıza sanayici, turizmci, tekstilci ve ticaret insanları geliyor. Şu anda mevcut futbol federasyonu yönetimi içinde hiçbir sporcu yok. Futbolun içinden gelen kimse yok. Mevcut kulüp yönetimlerinin içinde de futbolun içinde gelen çok az insan var. Böyle olduğunda da futbolun bu duruma düşmesi gayet doğaldır.” şeklinde konuştu.
Oyuncu yetişmediğini, altyapı ve tesisleşmede Avrupa’nın çok gerisinde kalındığını ifade eden Samet Aybaba, şöyle devam etti:
“Almanya’nın 80 milyon nüfusu, 7 milyon sporcu var. Bizim 74 milyon nüfusumuza karşılık 600 bin lisanslı sporcumuz mevcut. Almanya dünya şampiyonu oluyor. Biz hala insanları kandırmak için bir şekilde önlerine getiriyoruz; ülkemizin en büyük özelliğidir, hiçbir şeyde doğru karar verip, net, kesin bir tavır koymayız. Her şeyi yönetenlerin tavrına bırakırız. Böyle olunca da sistemsizlik bizi bu hale getiriyor. İki sezon önce Beşiktaş’ı çalıştırıyordum. Beşiktaş’ın altyapıları bir konteynır da soyunuyor. Bir halı sahada antrenman yapıyor. Burada nasıl futbolcu yetiştireceğiz. O çocukları halı sahada futbola nasıl bağdaştıracağız. Bunların hiç birini beceremiyoruz. Bu nedende futbolumuz gittikçe geriye düşüyor.” diye konuştu.
'TÜRK FUTBOLU EKONOMİK ANLAMDA BATTI'
Türk futbolunun ekonomik anlamda battığını savunan Aybaba, Beşiktaş’ın 800, Galatasaray’ın 600, Fenerbahçe’nin 400 milyon dolar civarında borcunun bulunduğuna aktardı. “Nasıl oluyor?” diye kimsenin kimseden hesap soramadığını ileri süren tecrübeli teknik adam, “Böyle bir şey olabilir mi? Maalesef inanılmaz transfer paralarıyla kurulan takımlar, kulüplerin bütçesini zora sokuyor. Futbolumuz doğru yönetilmiyor. Doğru yönetilmediği için de evlatlarımızı ve düzgün yöneticiler yetiştiremiyoruz. Futbolculuğumuzda da örneğimizdi; biz Süleyman Seba’nın evlatlarıyız. Beşiktaş, onunla tarihinin en başarılı dönemini geçirdi. Süleyman Ağabey’den sonra Beşiktaş bitti. Bizim boğazın şımarık çocukları gelmeye başladı. Onlar Beşiktaş’ı bilmiyorlar. Bütçeyi nasıl ayarlayacaklarını bilmiyorlar. Bu anlamda kulübü çok büyük borçlanma içine soktular. Aynı senaryo Galatasaray ve Adana Demirspor’da da oynanıyor. Takımımız şu anda kısıtlı bütçeyle bir şeyler yapmaya çalışırken, arkadan gelen 20 milyonluk borç yükünden de kurtulmaya çalışıyor. Artık yönetici, teknik adam ve futbolcu olmak zor.”
‘MİLLİ TAKIMIN BAŞARILI OLMA ŞANSI HİÇ YOK’
Futolda güya uzun vadeli bir proje ile ortaya çıkıldığını; bunların hiç birinin olmayacağını iddia eden Aybaba, TFF’nin altyapıya yapacağı harcamaları kulüplere vermemesini istedi. Kulüp başkanlarının bu paraları transfere harcadığına işaret eden Samet Aybaba, yöneticilerin bu kaynağı altyapıların tesis ve benzeri ihtiyaçlarına kullanmaya yanaşmadığını ifade etti. Tecrübeli futbol adamı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizim ne yapmamız gerekiyor? Futbolun içerisindeki insanları içeriye alıp, futboldan hiç anlamayanları; ticaretle uğraşan insanları da futbolun ekonomisine yönlendirmeliyiz. Ekonomisini iyi yönetmeyenleri de denetlemeliyiz. Bunun bir cezası olmalı. Milli Takıma gelelim. Başarılı olma şahsı hiç yok. Çünkü oyuncu yetiştiremiyoruz. Devşirme oyuncu arayışı içindeyiz. Hep gurbetçi oyuncuları Milli Takım organizasyonu içine sokmamaya çalışıyoruz. Bu Abdullah Hoca ile başladı. Almanya’da konferanslar oluyor. Ben Türkçe konuşuyorum, arkadaşlar Almanca tercüme ediyor. O çocuklar artık Türk toplumundan uzaklaşmış. O artık toprağın, bayrağın, ülkenin birlikte hareket etmenin ne olduğunu bilmiyor ki…Biz de hala diyoruz ki; şöyle yapacağız, Çanakkale geçilmez, o olmaz. Çocuk ‘bu ne demek’ diyor. Bilmiyor çünkü bu organizasyonun dışında kalmışlar. Bunu doğal karşılamamız lazım. Bu insanlara ulaşamıyorsak, onlara bir şey anlatamıyorsak, aynı şeyleri hissettiremiyorsak, o aman suç bizim demektir. Bu oyuncular geliyor oynuyor. ‘Ya 70 milyon’ falan; anlamıyor onun ne olduğunu. Anlamayınca Milli Takım özelliğini kaybediyor. Özelliğini bazı duygularını, kaybetmiş insan topluluğu (bence) Türk Milli Takımı’nda bir şeyler yapamaz, bir yerlere gelemez. Çünkü biz bunun üzerine kurulu bir ülkeyiz. Milli ve manevi değerler üzerine kurulu bir ülkeyiz. Şimdi gurbetçi oyuncu sayısında da düşme başladı. Gurbetçi oyunculardan yeterince yararlanamıyoruz. Teknik adamlarımızı yeteri kadar eğitemiyoruz, daha çok para veriyoruz. Bayağı iyi kazanıyor. Ama ürettikleri hiçbir şey yok. Altyapıdakiler hiç kazmıyor. Onlar da tesis ve imkânsızlıklardan üretemiyor. Ortada inanılmaz bir kaos var. Artık bu futbola sıfırdan başlamamız lazım; aynen Almanya gibi.”
Çukurova Üniversitesi Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen 'Futbolumuzu Konuşuyoruz' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Samet Aybaba, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Osmaniye doğumlu Aybaba, toprak sahalarda top bulamadıkları dönemde turunçlarla oynayarak başladıkları ve Beşiktaş’a kadar uzanan futbolculuk ve teknik direktörlük hayatından kesitler sundu. Çok kısıtlı ekonomik koşullarda futbol oynadıkları sıralarda “Takımdaşlık, kardeşlik ve forma aşkı” gibi değerlerin öne çıktığına dikkat çeken Aybaba, zaman içinde futbolun her anlamda değişmeye ve gelişmeye başlayarak, ortaya büyük bir pastanın çıktığını kaydetti. Futbolda miladın 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile başladığını dile getiren tecrübeli futbol adamı, özerkleşen sektörde antrenör, hakem, medya, kulüp çalışanları gibi bütün unsurların bir araya gelerek ekip oluşturduklarını anlattı. Sonrasında bunun futbolu yönetme sevdası ile yavaş yavaş ortadan kalktığını hatırlatan Aybaba, “Şimdi futbolu Kulüplerbirliği yönetiyor. Kulüplerbirliği denildiğinde aklımıza sanayici, turizmci, tekstilci ve ticaret insanları geliyor. Şu anda mevcut futbol federasyonu yönetimi içinde hiçbir sporcu yok. Futbolun içinden gelen kimse yok. Mevcut kulüp yönetimlerinin içinde de futbolun içinde gelen çok az insan var. Böyle olduğunda da futbolun bu duruma düşmesi gayet doğaldır.” şeklinde konuştu.
Oyuncu yetişmediğini, altyapı ve tesisleşmede Avrupa’nın çok gerisinde kalındığını ifade eden Samet Aybaba, şöyle devam etti:
“Almanya’nın 80 milyon nüfusu, 7 milyon sporcu var. Bizim 74 milyon nüfusumuza karşılık 600 bin lisanslı sporcumuz mevcut. Almanya dünya şampiyonu oluyor. Biz hala insanları kandırmak için bir şekilde önlerine getiriyoruz; ülkemizin en büyük özelliğidir, hiçbir şeyde doğru karar verip, net, kesin bir tavır koymayız. Her şeyi yönetenlerin tavrına bırakırız. Böyle olunca da sistemsizlik bizi bu hale getiriyor. İki sezon önce Beşiktaş’ı çalıştırıyordum. Beşiktaş’ın altyapıları bir konteynır da soyunuyor. Bir halı sahada antrenman yapıyor. Burada nasıl futbolcu yetiştireceğiz. O çocukları halı sahada futbola nasıl bağdaştıracağız. Bunların hiç birini beceremiyoruz. Bu nedende futbolumuz gittikçe geriye düşüyor.” diye konuştu.
'TÜRK FUTBOLU EKONOMİK ANLAMDA BATTI'
Türk futbolunun ekonomik anlamda battığını savunan Aybaba, Beşiktaş’ın 800, Galatasaray’ın 600, Fenerbahçe’nin 400 milyon dolar civarında borcunun bulunduğuna aktardı. “Nasıl oluyor?” diye kimsenin kimseden hesap soramadığını ileri süren tecrübeli teknik adam, “Böyle bir şey olabilir mi? Maalesef inanılmaz transfer paralarıyla kurulan takımlar, kulüplerin bütçesini zora sokuyor. Futbolumuz doğru yönetilmiyor. Doğru yönetilmediği için de evlatlarımızı ve düzgün yöneticiler yetiştiremiyoruz. Futbolculuğumuzda da örneğimizdi; biz Süleyman Seba’nın evlatlarıyız. Beşiktaş, onunla tarihinin en başarılı dönemini geçirdi. Süleyman Ağabey’den sonra Beşiktaş bitti. Bizim boğazın şımarık çocukları gelmeye başladı. Onlar Beşiktaş’ı bilmiyorlar. Bütçeyi nasıl ayarlayacaklarını bilmiyorlar. Bu anlamda kulübü çok büyük borçlanma içine soktular. Aynı senaryo Galatasaray ve Adana Demirspor’da da oynanıyor. Takımımız şu anda kısıtlı bütçeyle bir şeyler yapmaya çalışırken, arkadan gelen 20 milyonluk borç yükünden de kurtulmaya çalışıyor. Artık yönetici, teknik adam ve futbolcu olmak zor.”
‘MİLLİ TAKIMIN BAŞARILI OLMA ŞANSI HİÇ YOK’
Futolda güya uzun vadeli bir proje ile ortaya çıkıldığını; bunların hiç birinin olmayacağını iddia eden Aybaba, TFF’nin altyapıya yapacağı harcamaları kulüplere vermemesini istedi. Kulüp başkanlarının bu paraları transfere harcadığına işaret eden Samet Aybaba, yöneticilerin bu kaynağı altyapıların tesis ve benzeri ihtiyaçlarına kullanmaya yanaşmadığını ifade etti. Tecrübeli futbol adamı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizim ne yapmamız gerekiyor? Futbolun içerisindeki insanları içeriye alıp, futboldan hiç anlamayanları; ticaretle uğraşan insanları da futbolun ekonomisine yönlendirmeliyiz. Ekonomisini iyi yönetmeyenleri de denetlemeliyiz. Bunun bir cezası olmalı. Milli Takıma gelelim. Başarılı olma şahsı hiç yok. Çünkü oyuncu yetiştiremiyoruz. Devşirme oyuncu arayışı içindeyiz. Hep gurbetçi oyuncuları Milli Takım organizasyonu içine sokmamaya çalışıyoruz. Bu Abdullah Hoca ile başladı. Almanya’da konferanslar oluyor. Ben Türkçe konuşuyorum, arkadaşlar Almanca tercüme ediyor. O çocuklar artık Türk toplumundan uzaklaşmış. O artık toprağın, bayrağın, ülkenin birlikte hareket etmenin ne olduğunu bilmiyor ki…Biz de hala diyoruz ki; şöyle yapacağız, Çanakkale geçilmez, o olmaz. Çocuk ‘bu ne demek’ diyor. Bilmiyor çünkü bu organizasyonun dışında kalmışlar. Bunu doğal karşılamamız lazım. Bu insanlara ulaşamıyorsak, onlara bir şey anlatamıyorsak, aynı şeyleri hissettiremiyorsak, o aman suç bizim demektir. Bu oyuncular geliyor oynuyor. ‘Ya 70 milyon’ falan; anlamıyor onun ne olduğunu. Anlamayınca Milli Takım özelliğini kaybediyor. Özelliğini bazı duygularını, kaybetmiş insan topluluğu (bence) Türk Milli Takımı’nda bir şeyler yapamaz, bir yerlere gelemez. Çünkü biz bunun üzerine kurulu bir ülkeyiz. Milli ve manevi değerler üzerine kurulu bir ülkeyiz. Şimdi gurbetçi oyuncu sayısında da düşme başladı. Gurbetçi oyunculardan yeterince yararlanamıyoruz. Teknik adamlarımızı yeteri kadar eğitemiyoruz, daha çok para veriyoruz. Bayağı iyi kazanıyor. Ama ürettikleri hiçbir şey yok. Altyapıdakiler hiç kazmıyor. Onlar da tesis ve imkânsızlıklardan üretemiyor. Ortada inanılmaz bir kaos var. Artık bu futbola sıfırdan başlamamız lazım; aynen Almanya gibi.”
