Ne teneke kupalara..

Sezona flaş transferler ve büyük umutlarla giren Adana Demirspor taraftarları, benzer senaryoları hemen her sezon yaşamak zorunda kalmıştı. Hakan Kutlu çevresinde toplanan takım, sahada istenilen performansı bir türlü yakalayamamış ancak her seferinde "yeni kurulan takım" söylemine "Ehh olur o kadar" naifliğiyle yaklaşmaya devam ediyordu.

Aylar geçmiş ve sahada ısıran, formayı terleten bir takım olmayınca , üstelik ardı ardına başlayan puan kayıpları, yönetimi takımda taze bir kan arayışına yönelmeye mecbur bırakmıştı. Neticesinde Yılmaz Vural ile anlaşıldı ve takım kendisine teslim edildi. Pote'li, Traore'li, Mitroviç'li enfes kadro artık "Deli!" bir adamın elindeydi ve ne yapacağı hala da belli değil. Konya finalinden yüreği yara almış şekilde dönen taraftarlar yolun sonunu merakla bekliyor.

Esas bahsedeceğim konu takım ve teknik ekip değildi ama dün Bolu'da yaşananlarda bir anıdan öteydi. Yılmaz Vural ile Murat Sancak'ın maç sonu birliktelikleri, takımın sahadaki duruşu mühim bir ayrıntıydı.

Ama bundan da bahsetmeyeceğim...

Isıtma sistemi bozuk, buzhane gibi deplasman otobüslerden de bahsetmeyeceğim!


Dün bir deplasman yapıldı...

4 yıldır deplasmanda galip gelemediğimiz, bize her zaman ters olan Bolu'ya 7 otobüs deplasman yaptık.

Tribünde, ciddi anlamda büyük bir savaş verildi. Derbiden yara almışsınız, 4 yıldır yenemediğiniz bir deplasmana gelmişsiniz ve maça mükemmel başlamışsınız..

Takım ısırıyor, rakip Bolu'yu sahasına hapsetmiş, vurdukça vuruyor. Taraftar ateşli, zafer istiyor. Ama bunu sahaya yansıtmadan, topçuları germeden, panik yaptırmadan yapmak icap ediyor.

Aydın tribünün en net bakan yerinde, Göksel ve Adem direkte sahaya hakim ve besteler su gibi akıyor, takıma en üst düzeyde desteğin kralı veriliyor..

O da ne?

Takım 2-0'ı buluyor ve taraftarlar tribünde, ateşli tezahüratlara boğazlar yırtılırcasına desteği arttırarak sürdürüyor.

Yapma!!!

Ve yine düşüş..

Takım gol yiyor ve durum 1-2.. Hala öndeyiz ve ancak 3 için pek de umutlu değiliz..

Etmeyin işte be!!

2-2 olduğunda moraller sıfır, sinirler gergin ve 2. golün ardından tribünde sessizlik oluyor.. İlk defa Boluspor taraftarının sesini duyuyoruz..

Canımız çok sıkkın!

2 gol üstünken, maç gidiyor!!

Çatacak yer atıyorken, imdadımıza Boluspor tribünleri yetişiyor!

Ve o dakikaya kadar tek bir kötü laf bile etmediğimiz Bolusporlular kendi tribünlerinden, bizim tribüne kadar yaklaşıp galiz küfürler edip, el kol hareketleriyle bize salça olmaya başladılar! Üstelik Boluspor tribünündeki güvenlik görevlilerinin gözünün önünde oluşan bu olayda herhangi bir müdehale bile görmediler!!

Tribündeki Demirsporluların gözüne perde inmiş, tellere seyirerek bakıyordu! O telleri aşmak 15 saniye anca sürerdi!

Sonra ne mi olurdu?

O teller aşılır ve Boluspor taraftarlarının hakkı teslim edilirdi!

Maçın bitimine 18 dakika vardı ve ağır tahrikler yapılıyordu bize!

İşte bu gergin anlarda, Göksel'in sesi yankılandı stadyumda!  "İlgilenmeyin şunlarla! Bu maç bizim, Haydiii!!" diye "Ne teneke kupalara, ne de şampiyonluklara, aşkımız şanlı armaya, seviyoruz deli gibi...!" bestesiyle sahaya geri döndük!

Göksel, mükemmel derecede tribünü tahriklerden sıyırarak sahaya ve takıma adapte etti!

Sonuç!?

10 dakika sonra galibiyet golümüz geldi!

Maçı bu şekilde tamamladık ve Boluyu sahasında mağlup etmenin neşesiyle Adana'ya döndük...

Tersi durumu defalarca yaşadığımız için bunu kaleme aldım. Sabır çöpümüz çok kısa bizim! Tahriklere kapılmadan sahaya adapte oluşumuz ise tek kelime ile bu galibiyette büyük pay sahibidir!

Göksel, Aydın, Adem bu tribünün kaptanları ve fırtınalı havaları iyi sentezleyen lideridir. Dün bizim tribün kenarına kadar gelip el kol yapanlara uysaydık bugün bu galibiyeti yaşamıyor olabilirdik ve o maç ciddi anlamda bitmezdi!

Gemi kıyıya doğru sürükleniyor, kayalıklar görünmüştü.

Ama kaptanlarımız tecrübeli  ve dümenin başındaydı!

Sonuç olarak iyi ki varsınız gardaşlarım.

Saygılarımla,
Doğan Ergezer

Daha yeni Daha eski
Google News