Adana Demirspor'umuz, yüksek maliyetli bir kadro kurmasına rağmen bir türlü zevk veren bir oyunla galibiyete ulaşamamıştı. Gelen galibiyetler hep ucu ucuna, zorla alınan maçlardı. Bireysel yetenekler ön plana çıkıyor, birisi şapkadan tavşan çıkarıyor öyle galibiyet alabiliyorduk. Ekstra oyuncu performansı gelmeyince galibiyet gelmiyordu, çünkü takım olarak iyi oyun, sistem yoktu. Zaten alınan galibiyetlerde çok fazla değildi ki, kadro hakkını verememişti. Bu kadronun normal şartlarda ilk üçte olması gerekirken, şimdi play-off'a girmek için ölümüne mücadele etmek zorunda kaldı.
Altınordu'ya karşı çıktığımız maçta ölümüne mücadele edilmesi gereken, mutlak suretle kazanılması gereken bir maçtı. Öyle de oldu. Kazanarak büyük nefes aldık, hayata döndük. Olası bir mağlubiyette, play off ile aramızdaki puan farkı 10 olacaktı ama şimdi o fark 4'e indi. Alınan galibiyetteki oyunda, gelecek haftalar adına güven verdi. Ortada isteyen, basan, kazanmak için büyük mücadele eden ve sonunda Altınordu gibi ligin en kompakt takımlarından birine karşı 3-0 gibi net skorla kazanan bir Demirspor vardı.
Ümit Hocadan İyi Tespit, İyi Oyun..
Ümit Özat, hafta içi tesislerde Ergun Kara'yla yaptığı sohbette, çift forvet konusuna açıklık getirmişti. Gladkyy ile Pote'nin eşdeğer futbolcular olup, aynı tarzda olduklarını söylemişti. Bu iki futbolcuyu aynı anda oynatmanın yarar sağlamayacağını, bunun yerine Pote'nin arkasına daha atletik/hızlı bir futbolcuyu yani Kosecki'yi oynatabileceğini söylemişti. Bunun ileri atılan, seken toplarda büyük katkı getireceğine dikkat çekmişti. Maçta da forvete Pote/Kosecki ikilisini koydu. Kosecki, içeri doldurulan topları kovalayarak rakibi çok rahatsız etti. Rakip stoperleri yıldırıp, usandırdı. İki golünde asistini yaptı. Asistlerdeki pozisyonları resmen yoktan var etti. Mücadelesiyle top kazanıp, gollük pozisyonlar oluşturdu. Zaten 1.95'lik Sinan'dan, ilk golde kafa topunu kazanması muazzam bir andı. Maçtaki sistemin ''Altın Oyuncusu'' oldu.
Teknik heyetimiz, rakip Altınordu'yu iyi analiz etmiş. Rakip, bekleri ileri çıkardığı anda stoperler arkada yalnız kalıyordu. Bu anlarda, iki stoperi Kose çok fazla hataya zorladı. Kosecki sakatlanıp çıkana kadar bu istek, ısrarını sürdürdü. Zaten oynadığımız sistem, Hüseyin Eroğlu'nu erken değişikliklere zorladı. Çünkü rakip gafil avlandı. Ligin en az gol yiyen takımına, 30 dakikada 2 gol attık. Maç 3-0 bitti ama daha da fazla atabilirdik. Rakibi ikinci bölgede çok iyi karşıladık. Erdal, canavar gibi sağa/sola koştu. Erdal ilk yarıda biraz top kaybetse de yaptığı preslerle göz doldurdu. Saha da adım atmadık yer bırakmadı. Genel anlamda sahada olan tüm futbolcular çok enerjikti. Ümit hoca herkesten verim almayı başarmıştı. Bek oyuncularımızdan; ilk yarıda Kaan, ikinci yarıda ise Süleyman ileriye çıkarak hücuma büyük katkı sağladılar. Bu çıkışlar, oyunun boyunu da kısalttı. Oyunun boyunun kısalması demek, futbolcuların birbirine daha yakın oynaması demektir. Vedat ve Rassoul zaten geldiklerinden beri takıma büyük katkı sağladılar. Takım genel anlamda çok hırslı ve mücadelesi yüksek bir şekilde oynadı. Tam rakamları bilmiyorum ama tahminim, futbolcularımızın, diğer maçlara oranla yüzde 30/40 daha fazla koştukları yönünde. Çünkü diğer maçlarda bu kadar fazla koşu olmamıştı. Bu maçta ise çok fazla koştuk. Genel anlamda çok güzel bir galibiyetti. Tüm Demirsporlu'lara zevk verdi. Oyunculardaki takımdaşlık ve aidiyet duygusu da artmış. Gollerden sonra büyük sevinçler oldu. Çağlar'ın kaleden çıkıp sevinçlere katılması dikkat çekiciydi. Takım, geleceğe güvenle bakmamızı sağladı. Böyle bir galibiyet için çok uzun zaman beklemiştik..
Bazıları Asla Yılmaz
Taraftar hafta boyunca kendini ve takımı bu maça konsantre etmeye çalıştı. Bu çalışmalar sonrasında takımında galip gelmesi insanların inancına, inanç kattı. Maraton tribününde yapılan koreografi, stadın doldurulması, herkesin maçta büyük karakter gösterip bağırması güzel bir olaydı. Taraftar, ''Biz Yılmayız'' dedi, bir kez daha. Altınordu maçında futbol kadar, taraftarlar da çok güzeldi..
Uğur Yılmaz
Altınordu'ya karşı çıktığımız maçta ölümüne mücadele edilmesi gereken, mutlak suretle kazanılması gereken bir maçtı. Öyle de oldu. Kazanarak büyük nefes aldık, hayata döndük. Olası bir mağlubiyette, play off ile aramızdaki puan farkı 10 olacaktı ama şimdi o fark 4'e indi. Alınan galibiyetteki oyunda, gelecek haftalar adına güven verdi. Ortada isteyen, basan, kazanmak için büyük mücadele eden ve sonunda Altınordu gibi ligin en kompakt takımlarından birine karşı 3-0 gibi net skorla kazanan bir Demirspor vardı.
Ümit Hocadan İyi Tespit, İyi Oyun..
Ümit Özat, hafta içi tesislerde Ergun Kara'yla yaptığı sohbette, çift forvet konusuna açıklık getirmişti. Gladkyy ile Pote'nin eşdeğer futbolcular olup, aynı tarzda olduklarını söylemişti. Bu iki futbolcuyu aynı anda oynatmanın yarar sağlamayacağını, bunun yerine Pote'nin arkasına daha atletik/hızlı bir futbolcuyu yani Kosecki'yi oynatabileceğini söylemişti. Bunun ileri atılan, seken toplarda büyük katkı getireceğine dikkat çekmişti. Maçta da forvete Pote/Kosecki ikilisini koydu. Kosecki, içeri doldurulan topları kovalayarak rakibi çok rahatsız etti. Rakip stoperleri yıldırıp, usandırdı. İki golünde asistini yaptı. Asistlerdeki pozisyonları resmen yoktan var etti. Mücadelesiyle top kazanıp, gollük pozisyonlar oluşturdu. Zaten 1.95'lik Sinan'dan, ilk golde kafa topunu kazanması muazzam bir andı. Maçtaki sistemin ''Altın Oyuncusu'' oldu.
Teknik heyetimiz, rakip Altınordu'yu iyi analiz etmiş. Rakip, bekleri ileri çıkardığı anda stoperler arkada yalnız kalıyordu. Bu anlarda, iki stoperi Kose çok fazla hataya zorladı. Kosecki sakatlanıp çıkana kadar bu istek, ısrarını sürdürdü. Zaten oynadığımız sistem, Hüseyin Eroğlu'nu erken değişikliklere zorladı. Çünkü rakip gafil avlandı. Ligin en az gol yiyen takımına, 30 dakikada 2 gol attık. Maç 3-0 bitti ama daha da fazla atabilirdik. Rakibi ikinci bölgede çok iyi karşıladık. Erdal, canavar gibi sağa/sola koştu. Erdal ilk yarıda biraz top kaybetse de yaptığı preslerle göz doldurdu. Saha da adım atmadık yer bırakmadı. Genel anlamda sahada olan tüm futbolcular çok enerjikti. Ümit hoca herkesten verim almayı başarmıştı. Bek oyuncularımızdan; ilk yarıda Kaan, ikinci yarıda ise Süleyman ileriye çıkarak hücuma büyük katkı sağladılar. Bu çıkışlar, oyunun boyunu da kısalttı. Oyunun boyunun kısalması demek, futbolcuların birbirine daha yakın oynaması demektir. Vedat ve Rassoul zaten geldiklerinden beri takıma büyük katkı sağladılar. Takım genel anlamda çok hırslı ve mücadelesi yüksek bir şekilde oynadı. Tam rakamları bilmiyorum ama tahminim, futbolcularımızın, diğer maçlara oranla yüzde 30/40 daha fazla koştukları yönünde. Çünkü diğer maçlarda bu kadar fazla koşu olmamıştı. Bu maçta ise çok fazla koştuk. Genel anlamda çok güzel bir galibiyetti. Tüm Demirsporlu'lara zevk verdi. Oyunculardaki takımdaşlık ve aidiyet duygusu da artmış. Gollerden sonra büyük sevinçler oldu. Çağlar'ın kaleden çıkıp sevinçlere katılması dikkat çekiciydi. Takım, geleceğe güvenle bakmamızı sağladı. Böyle bir galibiyet için çok uzun zaman beklemiştik..
Bazıları Asla Yılmaz
Taraftar hafta boyunca kendini ve takımı bu maça konsantre etmeye çalıştı. Bu çalışmalar sonrasında takımında galip gelmesi insanların inancına, inanç kattı. Maraton tribününde yapılan koreografi, stadın doldurulması, herkesin maçta büyük karakter gösterip bağırması güzel bir olaydı. Taraftar, ''Biz Yılmayız'' dedi, bir kez daha. Altınordu maçında futbol kadar, taraftarlar da çok güzeldi..
Uğur Yılmaz