TFF 1.Lig'in 2.haftasında Adana Demirspor evinde Boluspor'u konuk etti. Maç Sedat Şahintürk ve Mertan Caner Öztürk'ün karşılıklı golleri ile 1-1 bitti ve puanlar paylaşıldı.
Ümit Hoca'nın kadro tercihi ile başlayalım. Hoca geçen haftaki Bursaspor maçında ikinci yarıda oynayan kadronun hemen hemen aynısını sahaya sürdü. Bir tek Mehmet Uslu yoktu, o da sakatlığından dolayı. Kadro aynıydı ama oyun geçen haftanın aksine biraz daha farklıydı, zaten yazıda uzun uzun değineceğim.
Maçı iki şekilde inceleyeceğiz. Birincisi ilk yarı oynanan oyun, ikincisi de değişliklerle değiştirilmeye çalışılan ikinci yarıdaki oyun.
İlk yarı ile başlayalım. İlk yarının ilk 10 dakikasında yine stoperlerden uzun topla çıkmaya çalışan bir Demirspor gördük. Ama 10 dakikalık bölümden sonra daha çok 2. ve 3. bölgeyi pasla ve dripling ile hızlı bir şekilde geçmeye çalışan, topu kaptırdıktan sonra ise ani ve agresif baskılarla topu tekrar kazanmaya çalışan ve hemen akabinde hücum organizasyanu geliştiren bir takım izledik. Totale baktığımızda doğru bir oyun tercihi diyebiliriz. Uygulama kısmında da kısmen başarılı olundu. Bunu Mehmet Akyüz'ün girdiği pozisyonlardan anlayabiliriz. Başarılı olunmayan kısıma gelecek olursak, ki bence en önemli kısım burası. Bulunan pozisyonlar ya bencillikten ya da alınan yanlış kararlardan dolayı bitirilemedi. Aslında ligin ilk haftalarında olağan şeyler bunlar. Ön tarafta yeni oluşan bir hat var. ve ritim hemen oluşmuyor. Aynı şekilde uzun bir hazırlık kampı geçirildi ve çok sayıda hazırlık maçı yapılmadı. Futbolcuların çoğunda maç ritmi yavaş yavaş oluşuyor. Mesela Mehmet Akyüz bir çok pozisyonda yanlış karar verip pas vereceği yerde şut attı ve pozisyonları cesurca harcadı. Hem kendisini göstermek istemesinden dolayı hem de maç ritmi oluşmadığı için konsantrasyon eksikliğinden dolayı böyle bir durum oluştu.
Az önce bahsettiğimiz baskı yalnızca top kaptırıldıktan sonra oldu. Top rakipteyken daha çok arkada alan kapatan ve rakibin hata yapmasına odaklı bir oyun tercihi yapıldı. Rakip hata yaptıktan sonra ise kazanılan toplar yine hızlı bir şekilde pozisyona dönüştürüldü.
Gelelim ikinci yarıya, ilk yarının aksine geçiş oyunundan çok sete oturan ve set oyununda pozisyon üretemeye çalışan bir takım gördük. Kanatta oynayan oyuncuların yani Kosecki ve Dibba'nın içeri girdiği ve beklere alan açılan, beklerin de alanı doldurduğunu ve ortalar yaptığı bir oyun vardı sahada. Ne kadar uygulandığına gelecek olursak Dibba kanadından evet çok defa doğru bir şekilde uygulandı ama ters kanat için aynı şeyleri söylemek çok mümkün değil. Çünkü profili gereği Kosecki daha çok çizgi kanat oyuncusu, yani topla içe kat etmekten çok son çizgiye inip orta yapan profilde bir oyuncu. Dibba ise tam tersi topsuz oyundan arka direğe ve santraforun yanına koşu atan, toplu oyunda ise daha çok içe kat etmeyi ve arkasından gelen beke boş alan açan profilde bir oyuncu. Zaten ilk yarıda Okan'ın Tarık'tan daha çok ön plana çıkmasının sebebi buydu. İkinci yarıda Dibba sola geçince önü açılan oyuncu Tarık oldu ve sürekli boş alana koşu yaptı ve topla buluştuğunda ortalar yaptı.
Şimdi gelelim oyuncu değişikliklerine ve hocaya yapılan eleştirilere. Beklere açılan alan dedik, ceza sahasına giriş dedik, yapılan ortalar dedik, baskı dedik, yani dedikte dedik. Madem bu kadar şey yapıldı neden sonuç alınmadı diye soruyorsunuzdur muhtemelen, cevap çok basit. Giren oyuncularının kalitesi yetmedi. Hoca Sedat'ı oyundan alırken Kosecki'nin içe Dibba gibi koşular atacağını düşündü ama maalesef Sedat'tan çokta farklı oynamadı. Kosecki içe girmeyince Traore yerine Samed'i attı ve onun bu rolü üstlenmesini istedi. Oyun 4-4-1-1'e döndü ve ceza sahasına giren oyuncu sayısı 1 tane daha fazlalaştı. Mehmet Akyüz devam etse aslında çok mantıklı iş olacaktı ama onu çıkarınca bütün planlar suya düştü. Giren oyuncular çıkanlarla aynı kalitede olsa oyun çok rahat çözülebilirdi ama maalesef yetmedi.
Ve gelelim son olarak bireyselleşmiş oyun ve hocaya yapılan eleştirilere. Hocanın oyuncuları bireysellik konusunda uyarması ve antremanda daha çok hücum varyasyonu çalıştırması gerekiyor. Çözülebilecek bir oyunla oynuyoruz, yeterli olmaz ileride. Eleştirilere gelecek olursak, yani gerçekten benim aklım almıyor. Bu kadar kısa bir dönemde nasıl bir oyun bekleniyor çok merak ediyorum. Kadro kalitesi zaten ligin çok üstünde ve daha katılacak çok isim var. Sezonun başı ve henüz her şey yerine oturmadı. Bunların hepsini göz önünde bulundurmak ve birazcık sabır etmek gerekiyor. Yolun başındayız ve daha gidilecek çok yol var. Ben iyi olacağına inanıyorum, siz de inanın.
Yunus Ağırbaş
