Farketmez!

Dün akşam oynanan müsabakada 2 farklı değerlendirilebilir. İlk yarıda top yapamayan daha doğrusu buna izin vermeyen bir Beşiktaş vardı. Ofansta ki tüm oyuncuları Batshuayi de dahil olmak üzere, bizdeki her topa resmen saldırılar, pres yaptılar ve bunu kendi sahalarında değil, bizim oyuna başlayacağımız her alanda yaptılar. Kısacası kendilerinde olmayan her top için üst düzey mücadele ettiler ve bunun sonucunda da ilk yarıyı 2-0 önde kapattılar.

Teknik Direktörümüz Montella, devre arasında Ezeh'i Yunus'la değiştirerek takımı hızlandırdı ancak gününde olmayan kalecimiz Ferhat malesef 3. hatalı golü de kalemizde görmemize sebep oldu. Beşiktaş'ın 3. golü ise havlu attığımıza inanmalarını sağladı. Bunu da Sergen hocanın yaptığı değişikliklerden anlayabiliyoruz. Gidişat boyunca Larin ve Ghezzal'i kenara alması ve ardından sahadaki tempoyu düşürmesi Adana Demirspor'a verilmiş bir hediye gibiydi. Arjantinli usta ayak Vargas'ın enfes golü sonrasında "Neden olmasın" diyen Montella bu fırsatı kaçırmadı. İtalyan hoca Balotelli hamlesiyle hücumu güçlendirdi. "Ya Herru ya Merru" taktiği işe yaradı. Ön liberodan oyuncu eksilti ve Balotelli ile takımı ileri yasladı.

Çok geçmedi... Her iki takımda 3 gün önce yaptığı müsabakanın yorgunluk belirtilerini yaşadığı dakikalarda ise Balotelli farkı 1'e indirmişti bile.

Savaş kızışmış, mücadele boyutu artmış ve esas güzel olan Adana Demirspor'un arzulu oyunu karşısında Beşiktaş'ın skor üstünlüğünü elinden kaçırabileceğine inandırtmıştı. Beşiktaş panik halindeydi ve Balotelli sürekli takım arkadaşlarına ileri çıkın diyordu. Kalan 15 dakikada 1 gol daha atabileceklerine inanmış bir Adana Demirspor sahadaydı. Bunu da başardılar. Vodafone Arena'da tarihi bir geri dönüş yaşandı, üstelik Şampiyonlar liginde başarı ile mücadele eden ve ligde lider durumda olan Beşiktaş'tan söke söke 1 puan alındı.

Esasen ben; Dün alınan 1 puan veya ligin en güçlü ekibinden, üstelik de deplasmandaki muhteşem geri dönüşten ziyade, takım olma sinyallerine sevindim. Yapılan transferlerin ardından sahadaki bütünlük, beraber kavga edebilme hissiyatı gelmiş. Bu bence puan veya galibiyetlerden bile değerliydi.


Yukarıda ki anlatımlar bir spor müsabakasının 90 dakikalık bir süreciydi ve 3 ihtimalle de sonuçlanabilirdi. Buna ne Adana Demirspor'luların ne de sahadaki futbolcuların itirazı olmazdı. Ancak Beşiktaş yedek kulübesi ve oyuncuları "Kaybedenin derdi de öfkesi de büyük olurmuş" psikolojisiyle suçlu aramaya başladılar. Yıllar önce kendisine "Beyni yok" diye hakaret eden Sergen Yalçın'a 2 gol sonrasında kafasını işaret ederek gönderme yapan Balotelli hedefe alındı.

Dün akşam o stadyumda belki binlerce Adana Demirspor'lu yoktu ancak taraftarlarımız oradaydı. Şimşekler Grubu ve Maraton'dan taraftarlarımız deplasman yasağına rağmen stadyumdaydı. Beşiktaş tribünlerinin sinkaflı küfürlerine kulak misafiri oldu. Dost tribün denilen Beşiktaş tribünlerinin hep bir ağızdan "S**ilmiş Adana", "Hepiniz O****u Çocuğusunuz" ve daha nice söylemlerine şahitlik ettiler. Demek ki gerçekten de tribünlerdeki dostluklar atılan gollerle ölçülür olmuş. 10-0 mağlup olduğumuz da da, ve ertesi sezonlarda kupa müsabakalarında karşılaştığımız Beşiktaş tribünleri bir anda hedefe Adana Demirspor'u koyabildiler. Futbolcumuza tribünde ve sosyal medyada ırkçı söylemlerde bulunabilecek kadar yerlerini belli ettiler!

Ve bunu bir maçta 2 puan kaybettiler diye yaptılar!

Farketmez...!

Adana Demirspor taraftarı da kimseden yemez! 

Yaptıkları atar, en fazla hayatımıza rеnk katar...


Saygılarımla;

Doğan Ergezer

Daha yeni Daha eski
Google News