Muhteşem bir haftaya başlamıştık, Samsundan doğan güneşle tabiri caizse mavzerlerimiz omzumuzda, manisa maçını bir haftadır neredeyse yemeden içmeden , Adana Demirsporsuz iki sohbete katlanamaz bir halde geçirmiştik. Pazartesi günü Samsun deplasmanı yorgunluğu salı gününe kadar uzanmış, çarşamba günü antrenmanlar ve maçtan 24 saat öncesi neredeyse yatakta uyuyamaz hale gelmiştik. Aklımızda Süper Lig varken...üstelik 18 yılın birikmiş hayalleri...
Yüksek Konsantrasyon
Maç günü, geceden bilet kuyruğuna giren cefakar taraftar belli ki bu maça futbolculardan daha konsantre olmuştu. Öyle ya , karaborsacılarla bile baş etmiş, stada 1-2 1-3, allah ne verdiyse , demir kapı dinlememiş, pencere olmaz ise bacadan misali, damlardan girmiş... Ve nihayet bu kadar yüksek konstantrasyonla maç başlamıştı...
Bu yazımda sahadaki futbol ile ilgili pek birşey yazmayacağım zira taraftarın bu yüksek konsantrasyonu halliyken, futbolculara ne hacet. Onlar yine çıktılar 90 dakikayı tamamladılar, hayallerimiz ve armamız ile bizi başbaşa bıraktılar. "Çok mu kötü oynadılar be arkadaş" diye soranlara, "iyi oynamadılar" denilecek kadar basit bir cevap verebilirim. 23 bin kapasiteli Adana 5 Ocak stadyumu neredeyse dolmuştu, ADS si, aley aleyleri ve Issızlarda karanlıklarıyla tam bir görsel şölen bizi beklerken, erken yenen gol ve kırmızı kartla oyundan düştük ve Manisaspor'lu futbolcuların Deplasmanda oynaması gereken oyunu ne yazikki oynattık.
Yanlış işler ! Güvenlik Paranoyası
Maçın sonlarına doğru koltuklar kırıldı, sahaya yabancı maddeler atıldı, bunlara ne gerek vardı ! Bu koltukların maddi değerini düşünen kahrolsun, kulübe gelecek ceza, isterse misli ile gelsin, burada taraftar gözüyle bakarım ben. Özellikle maraton ve kuzey kale arkası manzaraları hiç hoş değildi. Evet belki tahrik edildiler, zira çevik kuvvet bunun zamanlamasını çok iyi yapıyor. Olmadık zamanlarda zırt pırt tribünlere dalıyor, merdivenlerden resmen taraftarı (vatandaşları !!! ) savura savura ilerliyor. Önümdeki bir arkadaş ve onun yanındaki bir amcayı resmen aşağı yuvarladılar... Belki yeri değil ama bu kadar polisin sahada işi ne ? Sahaya girecek kişiler polismi dinler, girecek olan zaten girer, siz elinizde biber gazıyla ancak o vatandaşlara teller arkasından biberlersiniz.
Şimşekler Grubu
Yine harika, yine muhteşem, yine tribünde yenilmediler. Sahada yenilebiliriz ama tribünde asla! görüşüyle, Türkiye' deki en asil taraftar grubu, Koltuları kıranlara duruşları, golü yedikten hemen sonraki sloganları anlatmak yersiz , bilen bilir zaten. Yaşamak lazım...
Ama sanki taş yerindemi ağır dı?... Sanki stadı kuzey kale arkasından daha mı iyi yönetiyordu. Öyle ya kapalıda tezahürat yapan kadar yapmayanda vardı. Buda olumsuz etkilemiş gibi göründü bana, belki bulunduğum konum itibariyle bu düşünceye kapılmışta olabilirim. Ama kuzey kale arkası bugün çığrından çıkmış görünüyordu. Ancak şunu hemen belirtmekte fayda var. Bugün o stad yıkılmadıysa buda Şimşekler Grubunun asil duruşundan ötürüdür. Stad çığrından çıkmışken, maçın gittiğinemi üzülsünler yoksa kendini bilmezlere boğazmı patlatsınlar... Onlar yine görevlerini layığıyla yerine getirdiler.
Yüksek Konsantrasyon
Maç günü, geceden bilet kuyruğuna giren cefakar taraftar belli ki bu maça futbolculardan daha konsantre olmuştu. Öyle ya , karaborsacılarla bile baş etmiş, stada 1-2 1-3, allah ne verdiyse , demir kapı dinlememiş, pencere olmaz ise bacadan misali, damlardan girmiş... Ve nihayet bu kadar yüksek konstantrasyonla maç başlamıştı...
Bu yazımda sahadaki futbol ile ilgili pek birşey yazmayacağım zira taraftarın bu yüksek konsantrasyonu halliyken, futbolculara ne hacet. Onlar yine çıktılar 90 dakikayı tamamladılar, hayallerimiz ve armamız ile bizi başbaşa bıraktılar. "Çok mu kötü oynadılar be arkadaş" diye soranlara, "iyi oynamadılar" denilecek kadar basit bir cevap verebilirim. 23 bin kapasiteli Adana 5 Ocak stadyumu neredeyse dolmuştu, ADS si, aley aleyleri ve Issızlarda karanlıklarıyla tam bir görsel şölen bizi beklerken, erken yenen gol ve kırmızı kartla oyundan düştük ve Manisaspor'lu futbolcuların Deplasmanda oynaması gereken oyunu ne yazikki oynattık.
Yanlış işler ! Güvenlik Paranoyası
Maçın sonlarına doğru koltuklar kırıldı, sahaya yabancı maddeler atıldı, bunlara ne gerek vardı ! Bu koltukların maddi değerini düşünen kahrolsun, kulübe gelecek ceza, isterse misli ile gelsin, burada taraftar gözüyle bakarım ben. Özellikle maraton ve kuzey kale arkası manzaraları hiç hoş değildi. Evet belki tahrik edildiler, zira çevik kuvvet bunun zamanlamasını çok iyi yapıyor. Olmadık zamanlarda zırt pırt tribünlere dalıyor, merdivenlerden resmen taraftarı (vatandaşları !!! ) savura savura ilerliyor. Önümdeki bir arkadaş ve onun yanındaki bir amcayı resmen aşağı yuvarladılar... Belki yeri değil ama bu kadar polisin sahada işi ne ? Sahaya girecek kişiler polismi dinler, girecek olan zaten girer, siz elinizde biber gazıyla ancak o vatandaşlara teller arkasından biberlersiniz.
Şimşekler Grubu
Yine harika, yine muhteşem, yine tribünde yenilmediler. Sahada yenilebiliriz ama tribünde asla! görüşüyle, Türkiye' deki en asil taraftar grubu, Koltuları kıranlara duruşları, golü yedikten hemen sonraki sloganları anlatmak yersiz , bilen bilir zaten. Yaşamak lazım...
Ama sanki taş yerindemi ağır dı?... Sanki stadı kuzey kale arkasından daha mı iyi yönetiyordu. Öyle ya kapalıda tezahürat yapan kadar yapmayanda vardı. Buda olumsuz etkilemiş gibi göründü bana, belki bulunduğum konum itibariyle bu düşünceye kapılmışta olabilirim. Ama kuzey kale arkası bugün çığrından çıkmış görünüyordu. Ancak şunu hemen belirtmekte fayda var. Bugün o stad yıkılmadıysa buda Şimşekler Grubunun asil duruşundan ötürüdür. Stad çığrından çıkmışken, maçın gittiğinemi üzülsünler yoksa kendini bilmezlere boğazmı patlatsınlar... Onlar yine görevlerini layığıyla yerine getirdiler.
