Röportaj: Engin İpekoğlu "Türkiye'nin en iyi taraftar kitlesi.."

Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Hocam sizi biraz geriye götürerek, kalecilik yıllarınıza döndürmek istiyoruz. Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi iki büyük camia, Türkiye’nin iki güzide takımında kalecilik yapmak nasıl bir duyguydu?

Tabi ki Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta oynamak onur verici bir olay. Çocukluğumuz döneminde mahalle arasında futbol oynarken bazı arkadaşlarımız Galatasaraylı olur bazılarımız Beşiktaşlı bazılarımız Fenerbahçeli benim gibi. Tabi ki profesyonel olduktan sonra ilk amaç oynadığın kulüpte başarılı olmak ve üç büyüklerden bir  tanesinde  ve de milli takımda forma giymek düşüncesiyle yola çıkarız. Benim oynadığım dönemde 4 büyükler dediğimiz Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray  ve Trabzonspor’un hepsinin kalesinde yabancı kaleciler vardı. Sakaryaspor’un kalesini koruduğum dönemde Trabzonspor’da Pfaff, Fenerbahçe’de Toni Schumacher, Galatasaray’da Simoviç ve Beşiktaş’ın kalesinde de Zalad vardı. Benim ilk tercihim Beşiktaş oldu. Çünkü Schumacher Alman milli takımının kalecisiydi, Simoviç Yugoslavya milli takımının kalecisi , Pfaff da Belçika milli takım kaleciydi ve onların olduğu takıma gitmek benim için dezavantaj olabilirdi, yedek kalabilirdim. Beşiktaş’ı tercih ettim ve orda kaldığım dönemde birde şampiyonluk yaşadım. Gordon Milne dönemi o kolej takımı denen kadronun için olma şansını, fırsatını buldum. Daha sonra da Fenerbahçe’de Schumacher jübile yapma kararını aldıktan sonra yoğun baskılar sonucu , özellikle Sakaryaspor’da birlikte oynadığımız arkadaşlarımın da baskısıyla, bide tabi içimdeki Fenerbahçelilik duygusunun da ağır basmasından dolayı Fenerbahçe’ye transfer oldum. İki takımın camiasını karşılaştırdığımız zaman yani Fenerbahçeli olduğum için değil ama Beşiktaş daha mütevazi , daha kendi içine kapanık, bi takım değerleri olan bir  ki özellikle Süleyman Seba dönemi. Ama Fenerbahçe’ye transfer olduktan sonra insan diyor ki ; ben herhalde büyük bir camiaya geldim. Yani o dönemlerde arada ciddi bir popülerlik farkı vardı. Yaptığınız her şey olay oluyordu futbolcu olarak yada takım olarak. Ama tabi ki bu iki büyük camiada da oynamak büyük onur ve gurur verici bir olaydı.


Açıkçası hatırlamak ve hatırlatmak istemiyorum ama kariyerinizin zirvesinde bir sporcunun başına gelebilecek en kötü şeyi yaşamıştınız. Kayserispor maçında Büyük Levent le girdiğiniz pozisyonda ayağınız kırıldı. Euro 96 da kalede büyük ihtimalle siz olacaktınız. O dönem neler yaşadınız neler hissettiniz?
Kayserispor maçında Leventle girdiğimiz bir pozisyonda ki burda Levent’in de bir suçu yok tamamen çarpışmaydı. 94-95 sezonu sonu ki benim en iyi olduğum dönemlerden biriydi. Bitime iki üç hafta kalmıştı. Avrupa Şampiyonası Euro 96 için son eleme maçlarını oynuyorduk hemen hemen çıkmayı garantilemiştik. Büyük şansızlıktı. Ayağım kırıldığı için gidemedim maalesef. Tabi tarihimizde ilk defa Avrupa şampiyonasına katılacağız kadronun içerisinde yer alamamak inanılmaz şekilde üzüyor insanı. Euro 2000 de de Bursa’da oynanan Play-Off maçından önce basın açıklaması yapmıştım futbolu bırakıyorum diye ona da gitmek kısmet olmadı yani.
Euro 2000’e katılmak için İrlanda ile baraj maçları oynamıştık. Dublin’den 1-1 lik avantajla dönmüştük. Rövanşta ise bizi heyecanlı bir maç bekliyordu ve uzatma dakikalarında parmaklarınızın ucuyla çeldiğiniz topla maçı 0-0 bitirmeyi başarmış ve finallere vize almıştık. Turnuvada ise çeyrek final oynamayı başarmıştık. İlk defa milli takımlar düzeyinde başarılar elde edilmişti. Bu başarıda her zaman sizin ayrı bir yeriniz olduğunu düşünmüşümdür. O son top gol olsaydı bu başarıların belki de fitili ateşlenmeyecekti. Bizi o günlere götürebilir misiniz?
Belki de hayatımda oynadığım en zor maçlardan biriydi açıkçası. Yani futbolu bırakma kararı almışsın, 39 yaşındasın, Mustafa Denizli seni Milli takıma yine de çağırıyor, Rüştü 35. Dakikada sakatlanıp çıkıyor, üzerinizde inanılmaz bir baskı var. Baskı da şundan dolayı; spor yazarı arkadaşlarımız maç öncesinde futbolu bırakmış 39 yaşındaki adamı nasıl kadroya alırsın diye Mustafa Hocayı  inanılmaz şekilde  eleştirdiği için tabi futbolcu olarak bizde de ister istemez baskı oluyor. Ama Rüştü sakatlandı çıktı yaklaşık 55-60 dakika oynadım tabi ki çok zor bi maçtı. O 55 dakika 55 saat gibiydi ama alnımızın akıyla çıktık. Son dakikadaki pozisyonda kafayı da çaktık direğe(gülüyor).. Ama tabi ki burada önemli olan işimizi düzgün bir şekilde yapmak. Bunun onur ve gururu bize yeterdi. EURO 2000 Avrupa şampiyonasına katıldık. Ama yine ben yoktum(Gülüyor).. Ki Avrupa şampiyonasına katılsaydım en yaşlı futbolcu ünvanını da alacaktım. Mustafa Denizli’nin de ısrarla takımla birlikte gelmemi istemesine rağmen; hoca tepki görmesin diye ben kendi kararımla Avrupa şampiyonasına gitmedim. Yani iki Avrupa şampiyonası grup eleme maçlarında da oynayıp şampiyonalara gitmemek üzmedi mi dersen üzüldüm tabi ki. Ama yapacak bişey yok futbolun içinde bunlar var.

Adana Demirspor’a 7.hafta itibariyle geldiniz. Sezon başı hazırlık kampı yaşamadığınız bir kulüp çalıştırmanın zorlukları neydi? İlk olarak neleri değiştiriniz?
Buraya 7. Hafta itibariyle geldik, sezon başı hazırlık kampı yaşamadık. Tabi ki teknik heyet olarak sezon başında itibaren hazırlık dönemi de dahil takımın içerisinde olduğunuz taktirde , birde kadro çalışmasında bizimde katkımız olduğu taktirde daha da iyi bir görüntü olabilirdi. Ama yapacak birşey yok, geçen sezon da Adanaspor’un başına geldiğimizde 11. Haftaydı. Bu tip durumlarda elinizdeki oyuncu profiline göre sistem belirlemeniz lazım bizde bu doğrultuda yola çıktık. Tabi ki eksik kısımlar vardı, dengeli bir takım kadrosunun oluşmadığını gördük. Bizde devre arasında takıma katacağımız yada yollarımızı ayıracağımız oyuncu profilleriyle ilgili bir alt yapı oluşturduk. Bu doğrultuda da devre arasında da ki devre arasında biraz sancılı bir süreçti, transfer tahtasının açılması, oyuncularımızın transferin son günlerinde aramıza katılması biraz sıkıntı yarattı açıkçası. Ama herşeye rağmen transfer tahtasının açılıp transferlerin yapılması ve bu haftadan itibaren de transferlerimizin kadroda olması en azından kulübede olması bizim elinizi de teknik anlamda biraz rahatlattı.

Bu ligde takım savunmasını en iyi yapan ekiplerin başında geliyorsunuz. Eskişehirspor ile birlikte 3 mağlubiyetle ligin en az mağlubiyet alan takımısınız ama onlar liderler ve sizinle aralarında 12 puan fark var. Sizce bunun sebebi neydi?
Evet takım savunmasını en iyi yapan takımların başında geliyoruz ama ben bu söyleme pek katılmıyorum. Bu ligin bazı gerçekleri var, önemli olan bu lige uygun oynamak. Bu lige uygun oyuncu profillerini bir araya getirmek çok önemli. Biz geçen sene Adanaspor’da başarılı olduğumuz süreç içerisinde bu ligin gerçeklerine uygun hareket ettik. Bu ligde; takım savunmasını iyi yapacaksınız ama hatlar arasında mesafe bırakmayacaksınız, hücuma iyi çıkacaksınız, hücuma iyi çıkacak oyuncu profiline sahip olacaksınız ve tabi ki bireysel hataların da en aza indirgenmesi var. Özellikle bu ligde bireysel hatalar çok fazla yapılıyor. Maç içerisinde çok fazla pozisyona giremeseniz bile rakip takımdan birileri bireysel hata yapıyor ve size pozisyonu sunuyor. Bunu da tabi ki değerlendirmek önemli.  Bizde bu doğrultuda hareket ediyoruz. Teknik anlamda bu 4-5 tane ana faktörü yerine getirip sabırlı oynadığınız taktirde sonuca gidebiliyorsunuz. Şuanda 3 mağlubiyetimiz var, Eskişehirspor’la birlikte en az kaybeden takımız  ancak 11 tane beraberlik bizi puansal anlamda sıkıntıya soktu açıkçası. Belki biraz daha şansımız yaver gitseydi kesinlikle ilk altıda olası gereken takımdık. Tabi birde 3 puanımızın da silinmesiyle Play-off potasından 4 puan gerideyiz. Ancak her zaman şunu söylüyorum bu ligde saha içerisinde doğruları yaptığınız sürece kazanamayacağınız hiçbir maç yok. Yani şu takım bizden aman aman üstün, biz bu maçı kesin kazanamayız diyebileceğimiz hiçbir takım yok açıkçası. Liderle aramızda 12 puan fark var ama bu kapatılmayacak bir farkta değil. Geçtiğimiz sezonu da göz önüne alacak olursak ligin bitimine 3 hafta kala şampiyon olduk. Ki göreve geldiğimizde 11.haftaydı ve yine liderle aramızda inanılmaz puan farkı vardı ama ligin bitimine 3 hafta kala şampiyon olduk. Onun için bu hafta oynayacağımız Gaziantep B.B maçıyla birlikte aramıza yeni katılan arkadaşlarımızın katkısıyla da inşallah aradaki puan farkını kapatma yoluna gideceğiz. Tabi bunda ne kadar başarılı olacağız soru işareti. Umarım kapatırız. Şimdi burada şampiyon olacağız diye iddialı bi açıklama yapmayacağım. İlk hedefimiz öncelikle Play-off un içerisine kendimizi atabilmek.

Sayın Başkan Sedat Sözlü’nün büyük gayreti ile transfer tahtasını açtınız ve 5 önemli transfer yaptınız. Bu isimler sizce nokta transferler mi?  Leroy, Tiago, Timuçin, Alican ve Berat hücum gücünüzü yükseltecek oyuncular. Peki hazır durumdalar mı?
Aldığımız oyuncular bu ligi tanıyan önemli oyuncular. Leroy geçen sezon Göztepe’ye geldiğinde müthiş katkıları oldu, Tiago zaten Türkiye’ye yabancı değil Altay, Karşıyaka, Adanaspor ve Adana Demirspor’da bu ligi oynamış kaliteli bir sporcu aynı şekilde Timuçin, Alican ve Berat hücum zenginliğimize çok şey katacaklar. Sadece Timuçin’in biraz maç performansı eksiği var genel olarak hazır durumdalar.

Pote’nin Samsunspor maçında attığı son saniye golü Adana Demirspor’a hayat öpücüğü oldu diyebilir miyiz? Belki de sizin için sezonun kırılma anlarından biriydi.
Evet. Özellikle Play-off yolunda çok önemli bir goldü. O maçta aldığımız galibiyet takımada moral, motivasyon açısından önemliydi diye düşünüyorum çünkü 11 defa berabere kalmışız, tamam yenilmiyoruz ama kazanamıyoruz da. 3 puanlık sistemde bu büyük bir dezavantaj. Samsunspor maçına çıkış maçı olarak bakıyorduk tabi arkasından oynadığımız Denizlispor maçı da var özellikle son 15 dakikasında kazanabileceğimiz pozisyonları da bulduk ama yine berabere kaldık yapılacak birşey yok. Şimdi Gaziantep B.B. maçı bizim için çıkışın başlangıcı olabilir. Diliyoruz, umuyoruz ki öyle olsun.

Ligin bitimine 15 hafta kaldı ve Play-off hattı ile aranızda sadece 4 puan var. Sezonun geri kalanı için hedefleriniz neler?
Ligin bitimine 15 hafta kaldı ve 4 puanlık bir fark var. Bütün çabamız puan farkını eritip kendimizi play-off potasına atabilmek. Zaten 2-3 maç seri yaptığımız taktirde kendimizi oraya atmış oluruz. Kendimizi oraya attıktan sonrada kalan haftalarda üst sıraları yakalama şansı bulabilir miyiz düşüncesi hasıl olacaktır. Bu doğrultuda da çalışmalarımıza devam ediyoruz.


Çok büyük bir taraftar gücünüz var. Ve kaderin cilvesi midir bilmem sizin ayağınızın kırıldığı yıl A. Demirspor un da süper ligdeki son sezonuydu.  Ligin son şampiyon hocası olarak bu Büyük Taraftara neler söylemek istersiniz? Onlara bi mesajınız var mı.
Kendim burada çalışıyorum diye söylemiyorum. Türkiye’nin en iyi taraftar kitlesine sahibiz. Burada taraftarlar inanılmaz coşkulu. Tabi yaklaşık 22-23 yıldır devam eden bir süper lig hasreti de var. Bu da tabi futbolcularımız üzerinde de bi baskı oluşturuyor. Türkiye’de özellikle yerli oyuncular açısından baktığımızda baskı altında mücadele etmeyi seven bir yapımız yok maalesef. Biraz duygusal insanlarız, dugusal insanlar olduğumuz için tabi bu performansa da etki ediyor. Bu baskı neticesinde 22-23 yıldır ne yazık ki mutlu sona ulaşılamamış süper lig açısından. Bizde göreve geldiğimiz günden itibaren yaptığımız kamuoyu açıklamalarında bunu olabildiğince en aza indirgemeye çalışıyoruz. Olabildiğince futbolcularımızı baskı altına almadan sahaya çıkarmaya çalışıyoruz. Burda hersene; şartlar ne olursa olsun takımın şampiyonluğa oynayabilecek düzeyde olup olmadığına bakılmaksızın şampiyonluk beklentisi içinde olan bir taraftar kitlesi var. Ve inanılmaz coşkulu bir taraftar kitlesi var. Son oynamış olduğumuz Mersin İ.Y. maçında yaklaşık 10-11 bin kişi vardı tribündeaynı hafta Fenerbahçe maçında 5-6 bin kişi tribündeydi. Ülkemizde özellikle seyirci bazında futboldan uzaklaşmaların olduğu bu dönemde Adana demirspor tribünlerinde on bini aşkın seyircinin olması futbol adına çok önemli diye düşünüyorum. Bizde tabi ki taraftarlarımızın desteğini her zaman yanımızda hissedeceğiz, hissetmekte zorundayız özellikle bundan sonrası için. Ama Gaziantep B.B. maçını seyircisiz oynayacağız ne yazık ki ceza aldık ama buna da yapacak bişey yok. Burada şampiyonluk adına çok büyük bir beklenti var. Bizde bu beklentinin farkında olarak hareket edip ilk etapta Play-off potasına girip daha sonra da ilk ikinin içerisinde olmaya çalışacağız. Olmadığı taktirde artık Play-off finaline odaklanacağız. Bundan sonra oynayacağımız Gaziantep B.B ,Altınordu ve sonrasında tekrar içerde oynayacağımız Balıkesirspor maçları 3 te 3 yapabileceğimiz maçlar. Bu gerçekleşirse zaten kendimizi Play-off a atmış oluruz diye düşünüyoruz.

Kaynak: www.aktifutbol.com/2017/02/10/roportaj-engin-ipekoglu/
Daha yeni Daha eski
Google News